1. Anasayfa
  2. Bilgi

Hyundai Hikayesi : Kıvamını Tutturmak

Hyundai Hikayesi : Kıvamını Tutturmak
0
Hyundai Hikayesi

Çok büyük bir savaştan sonra gerek ekonomi olarak çökmüş gerekse eğitimli insan gücü olarak zayıflamış bir ülkeden çıkıp  kısa sürede dünya devlerinden birisi olmak takdiri hak eder. “Hyundai” tam olarak bu tanımın karşılığı desek yeridir. Tabii ki bunun arkasındaki itici güç çalışkanlık ve yeniliğe açık olmaktır. Zaten Korece dilindeki anlamı da “Çağdaş / Modern” olan Hyundai, tam da anlamı gibi hareket etti  55 yıl. Bu 55 yılı çokmuş gibi düşünmeyin. Piyasadaki birçok otomobil markasına göz attığımızda büyük bir çoğunluğunun neredeyse yüz yıllık tarihinin olduğunu görürüz.  Bu kurtlar sofrasında onların yarı tarihi kadar bir sürede zirveye oynamak gerçekten ilham dolu bir başarı hikayesi. O halde başlayalım Hyundai Hikayesi ‘ne …

Hyundai’nin Kuruluşu:

Hyundai Hikayesi
Chung Ju-Yung

İlk olarak 1947 yılında kuruldu Hyundai Şirketler Grubu. Kurucusu “Chung Ju-Yung” tarafından inşaat şirketi olarak faaliyetine başladı. İnşaat, gemi yapımı, lojistik, elektronik, sigortacılık alanında etkinlik gösterdi. “Hyundai Motor Company” ismiyle otomobil sektörüne ise 1967 yılında giriş yaptı. Şu an halihazırda dünyanın 5. büyük otomobil üreticisi konumundadır. Grubun aynı zamanda ağır iş makinesi, gemi, çelik ve elektronik alanında da ar-ge yönünden başarılı işler çıkarması otomotivde elini güçlendiren önemli bir etken olmuştur.

Tartışmasız dünya devlerinden birisi haline dönüşen marka, ilk başlarda 1950-53 arası Kore Savaşı sonrası ülkenin yaralarını sarmasında kilit rol oynamıştır. Devlet tarafından da destek gören firmanın sırf otomotiv üretim tesislerinde 50 bini aşkın çalışanı vardır.  1998 yılında bir diğer hemşehrisi olan Kia’yı satın aldı. Bu sayede 51 milyonluk nüfusa sahip Güney Kore’nin otomotiv pazarında %70’lik paya ulaştı.

Hyundai Hikayesi

Hyundai’nin Büyüme Aşamaları:

Marka 1967’de ilk olarak kendi modelini üretmedi. İngiltere’den kit halinde gelen Ford – Cortina modelini Ulsan’daki fabrikasında monte ederek işe başladı. Kendi aracını yapabilme noktasında Hyundai Hikayesi ise 1976’da “Pony” modeliyle başladı. 1967 yılından 1976’ya kadar geçen 9 yılda acele etmeyen firma, bu süreçte kendi araçlarını üretmek için gerekli olgunluğa ulaştı. Amaçları bir an önce kendi aracını yapmak değildi. Gerek bilgi gerek tecrübe yönünden hazırlık aşamasını çok doğru yaşadılar.  Ford ile resmen bir erasmus programı yapar gibi mühendis alışverişi yaptılar. Ayrıca farklı markalardaki deneyimli mühendisleri Kore’ye transfer ettiler.

1976 Hyundai – Pony

Tatilsiz günlük 16 saatlik çalışma temposuyla çalışan marka kısa sürede hem bilgisini hem de kapasitesini arttırdı. İtalya’ya tasarım için mühendisler gönderdi. Yalnıza kendi ülkesinde değil dünyada yer edinmek amacıyla 6 farklı ülkedeki büyük  firmalarla yakınlaştı. Araç kalitesinde standartı yakalayabilmek için genelde tek tedarikçi firma ile çalıştılar. Ayrıca 1981 yılında kamyon ve kamyonet üretimine başladı.

Hyundai firmasının 6 tane fabrikası bulunmaktadır. Bunlar: Güney Kore, ABD, Türkiye, Çin, Hindistan ve  Rusya fabrikalarıdır. Ancak bunların içinde Güney Kore’nin Ulsan şehrindeki fabrikayı ayrı bir yere koymak gerekiyor. Çünkü bu fabrika halihazırda dünyanın en büyük, en yüksek kapasiteli otomotiv üretim tesisi durumundadır. Neredeyse orta büyüklükte bir ilçe kadar olan fabrikada 53 bin personel çalışmaktadır.

Hyundai – Güney Kore/Ulsan Fabrikası (Dünyanın En büyük Otomobil Fabrikası)

Hyundai’nin Bazı Önemli Modelleri:

Hyundai hikayesi için ilk önemli mihenk taşı şüphesiz “Excel” modeliydi. 1976’da doğan model farklı coğrafyalarda aynı isimle 1999’a kadar bantta kaldı. Döneminin şartlarına uyum sağlaması, dünyanın çeşitli ülkelerine ihracı ve ekonomi odaklı oluşuyla “Hyundai” ismini dünyaya tanıtmada ilk önemli modeldi.

Hyundai – Excel 1988

Biraz daha kalite, konfor ve donanım odaklı modeli olan “Sonata” da gerek 80’lerde gerekse 90’larda düşük gelirli ülkelerde adını duyurdu.

Hem Türkiye’de hem de Orta Doğu’da “Accent” modelinin yarattığı etki zaten yadsınamaz bir gerçek. Çünkü çağın koşullarında yeterli donanım sunmuştu. Pek fazla arıza yapmayan, arıza yapsa bile mütevazi rakamlarla hallolan Accent bu yönüyle ticari araç olarak da çok sattı. Bir de üstüne rakiplerden uygun maliyetli oluşu Accent’i birçok ülkede “en çok satan araç” ünvanına kavuşturdu.

2000’li yıllardan itibaren yine uygun maliyetle ve sağlam motorlarla İ10, İ20 ve İ30 gibi hatchback modeller de Hyundai markası adına üzerine düşeni yapmıştır.

Hyundai – Tucson (2015-2020)

Ayrıca 2010’lu yılların başında artan SUV talebine ilk olarak “İX35” modeliyle cevap vermeye çalıştı. Fakat 2015 yılında özellikle Avrupa pazarında kartları yeniden dağıtacak olan efsane C-SUV modeli “Tucson” , markanın şu anki gözbebeği konumundadır. Avrupa’da satış rekorları kırmak Avrupalı olmayan bir model için peri masalı desek yeridir. Tucson’un Avrupa’daki hızlı yükselişi sayesinde firma önemli satış rakamlarına ulaşmıştır. Çağa ayak uyduran Hyundai’nin tam elektrikli “Kona” ve uygun maliyetli “Bayon” modelleri de günümüzde çok fazla tercih edilmekte.

Son olarak bizde pek tutmasa da “SantaFe” ve “Elantra” modellerine değinmek gerekiyor. ABD pazarında güçlü bir yeri olan Hyunda’nin bu pazardaki en etkili temsilcileri bu iki modeldir. D-SUV olan SantaFe tam olarak ABD’nin şartlarına ve ihtiyacına yönelik güçlü, donanımlı ve iri bir model. Alt sınıfa hitap eden Elantra da yine ABD pazarında kendine yer edinmiş durumda. Elantra’nın Türkiye ve Avrupa’da orta sınıfa hitap eden başarılı bir model olduğunu da söylemeden geçmeyelim tabiî ki.  

Yeni Santa Fe

Hyundai Türkiye Fabrikası:

1997 yılında bu fabrika Ortadoğu ve Avrupa pazarında daha iyi konumda olmak için kuruldu. “Hyundai Assan” ismiyle Türk bir firma olan Kibar Holding bünyesinde üretime başladı. Bugüne kadar 40’tan fazla ülkeye yaklaşık 1. 8 milyon araç ihraç etmeyi başaran fabrika, ülkemizdeki en önemli otomotiv tesislerinden biridir. Fabrikası İzmit- Ali Kahya mevkiindedir.  2550 kişilik çalışanı olan fabrikada şu an İ10, İ20 ve Bayon modelleri üretiliyor. Gerek istihdam gerekse ihracat olarak ülke ekonomisine katkısı olan fabrika’nın yıllık 230bin üretim kapasitesi vardır.

Hyundai – Türkiye Fabrikası

Hyundai Ambleminin Anlamı:

Metal renkli “H” harfi gibi görünen amblemin 2 anlamı vardır. İlki markanın baş harfi. Bununla birlikte ikincisi ise el sıkışan iki kişiyi simgeliyor. Bu kişileri aracı alan ve satan olarak düşünebiliriz. Firma, bu el sıkışma hadisesini ise şirketle müşteri arasında bir köprü olarak değerlendiriyor. Öte yandan “birlik” ve “bağlılık” duygusunu da ifade ediyor. Ayrıca Hyundai firması kendine tema rengi olarak saf maviyi seçmiş durumda. Mavi renk de güven duygusuna ithafen seçilmiş durumda.

Hyundai’nin Genel Felsefesi :

Aslında genel felsefeyi başlıkta kısaca vermiştik: Kıvamını tutturmak… Her markanın bir felsefesi vardır: kimisi lükse hitap eder, kimisi tamamen ekonomi odaklıdır, kimisi orta halli, kimisi sportif, kimisi konfor… Hyundai hikayesi çerçevesinde baktığımızda her şeyden mantıklı ve yeterli ölçüde olduğunu görürüz. Dünyanın çok büyük bir kısmının orta ve alt gelire sahip olduğunu düşünürsek tam olarak da o kesime hitap ediyor model. Kelime anlamı olarak “Çağdaş/Modern” ifadesine uygun olarak donanım yönünden ortalamanın üstünde cömert desek yeridir Hyundai’ye. Belki çok fazla fanı yoktur. Belki delisi aşığı yoktur modellerinin. Fakat öyle bir kıvamı vardır ki amaca uygun maliyetle hitap eder. Neyi fazla neyi eksik yapacağının farkındadır.

Son olarak ülkemiz adına çok büyük bir boşluğu doldurduğunu düşünüyorum bu markanın. Nispeten sorunsuzluk, uygun maliyet, uygun bakım, yakıt tasarrufu, servis ağı, Lpg uyumu, başarılı şanzıman… Hiçbir zaman en konforluyum, en iyiyim, en hızlıyım dememiştir. Her zaman kıvamında kalmış, görev adamı olmuş ve ekonomik kaygısı olanlara hitap eden bakışa sahiptir. Tasarımda yenilik ve devrim yapma konusunda elini de hiç korkak alıştırmamıştır.

Farklı markaların hikayelerinde görüşmek üzere…

1988 Sivas doğumluyum. 2010 yılından itibaren Türkçe Öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Evli ve 2 çocuk babasıyım. Çocukluğumdan beri otomobillere olan merakımı gidermek ve bu aşkı beslemek adına otomobili hissetmekten, araştırmaktan, en doğru bilgiyi en doğru yerden öğrenmekten ve bunları aktarmaktan keyif alan bir "otomobilsever"im. Mail: efraimdursun@gmail.com - İnstagram: @efraimdursun

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
bugatti hikayesi

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir